6 Aralık 2012 Perşembe 0 yorum

Kamuflaj ve Mario İşte Sonuç


4 Aralık 2012 Salı 0 yorum

Manchester City Takvim Reklamı ve Balotelli



                      
                                    Balotelli kaldığı yerden...
0 yorum

Ve Dortmund Tekrar Oyunda..

        Geçen sene tüm Dortmund taraftarları için unutulmaz bir sene oldu, öyle ki Schwarzgelben(Sarı-Siyah) lig şampiyonluğunu korumuş ve takımın 103 senelik tarihinde ilk kez 2 kez üst üste DFB Pokal alma başarısını göstermişlerdi. Sadece takımlarının bu başarısı değil aynı zamanda toplamda 81 puan ve 28 maçlık yenilmezlik rekorunu da elinde bulundurması buna etkendi.
        Takım 2011 yazında kaptanları Nuri Şahini Real Madrid'e satmasına rağmen yeri hemen ve etkili bir şekilde Milli Japon oyuncu Shiniji Kagawa tarafından dolduruldu, bu sene başında Kagawa'nın Manchester'a transferi ile de değişen bir şey olmadı ve Kagawa'nın yeri Almanyanın en çok gelecek vaad eden bir diğer oyuncusu Marco Reus ile doldurulmayı başardı. Farkediliyor ki gelen gideni aratmıyor Der BVB'de. Sistemin çarkları değişiyor, belki de en önemli çarkları, ancak yine de  değişen bir şey yok.
Ancak Klüp geçen sene oynadıkları Şampiyonlar Liginde genç ve tecrübesiz kadrosuyla Arsenal, Schalke ve Olympiacos'un olduğu grubu sonuncu bitirmiş, bu sonuç ise onlar için pek tabii ki tatmin edici olmamıştı. Bu sene katıldıkları grupta ise ne kadar tecrübe edindiklerini ve ne derecede yetenekli olduklarını grubun 2 takımını  yenerek gösterdiler ki bu takımlar  Real Madrid ve Ajax gibi Avrupanın en güçlü takımlarıydı.Ayrıca Manchester City maçında ise galibiyeti kaza kurşunu ile kaçırmışlardı.


Yeşil sahada aldıkları başarıyı dudak ısırtacak şekilde finansal başarı ile destekleyen Der BVB Sportif başarının ekonomik başarıyı destekleyen en önemli etken olduğunu da dünya takımlarına gösterdi. 2011- 2012 sezonunda takımın geliri %47 gibi müthiş bir oranla artarak 215 milyon Euro seviyesine yükseldi. Bunların içerisinde 80 milyon Euro ile Almanya liginin ortalaması olarak tanımlanan bir Futbolcu maaş ücretleri de dikkat çekiyor. Bu durum takımın henüz birkaç yıl öncesinde yaşadığı finansal sıkıntıları nasıl aştığını göstermekte, takım ikonu olan Westfalenstadion’u 2002 senesinde satmak zorunda kaldı. Daha da kötüsü bu kötü durumu o senelerde flaş transferlerle geçirmeye çalışan Dortmund cephesi daha da borç bataklığına sapıyor ve ip iyice inceliyordu.

Klüp daha sonra asla ölme sloganıyla yola çıkan taraftarlarının ‘We are Borussia’ kampanyası ile yeniden ayağa kalkmaya başlıyor ve stadın ismini kiraya vererek biraz da olsa finansal açıdan rahat bir nefes alıyordu.
  Dortmund yaptığı hatalardan ders almaya başlıyor ve daha başarılı bir finansal model’e ayak uydurmaya başlıyor son yıllarında. Bunun açıklaması ise borçlanma olmadan  en yüksek sportif başarıyı yakalamaktı ve bunu alt yapıda kaliteli futbolcu yetiştirerek başarmış gibi gözüküyorlar. Bunların ilk meyvesini ise Mario Gotze, Kevin Grosskreutz ve Marcel Schmelzer ile almayı başardılar ve bu oyuncularla uzun soluklu 2016 ve 2017 tarihlerine kadar sözleşme imzaladılar.

Son 3 sezonda bir çok Alman takımı Dortmundun gider gelir tablosundan aşşağıda yer aldı bunların başında 116 Milyon Euro ile Bayern Munich 1. Sırada geldi. Avrupada başarı bekleyen diğer kulüpler ile ise karşılaştırılması güç bir yerde Dortmundun. Bunlar içerisinde sahibi petrol zengini takımları bulmak hiç güç olmayacaktır tabii ki. Bu tabloya Marco Reus’un 17 milyon Euro ya takıma katmalarını da dahil edersek bu inanılmaz bir başarı olmalı. Bayern’in Sportif Direktörü ise bu transfer sonrası, Dortmundun tekrar şampiyonluk için büyük bir favori olduğunu vurgulayacaktı. Lewandowski’nin de takımdan ayrılma dedikoduları arttıkça tablonun nasıl bir seviyede olduğunu görmek zor olmayacaktır. Her ne kadar Der BVB Lewandowskiyi hiçbir ücrete satmayacağını belirtse de Lewandowski’nin sezon sonunda takımdan ayrılacağı ciddi şekilde konuşulmaya başlandı. 

Ardarda gelen bu başarılar Deloitte’un 2011-2012 Football Money League raporuna da yansıdığını görüyoruz. Dortmund bir çok Avrupa takımını geride bırakarak Futbolun En büyüklerinin içerisinde kendine yer bulmuş. Birkaç yıl önceki durumunu düşünürsek bu sıralamaya gelmeleri kolay olmadı.

    
Sonuç olarak Dortmund Bize Başarının sırrının büyük paralar harcanması, ortaya dökülmesi olmadığını bunun maksimum sportif başarıya borçlanmadan ulaşmak olduğunu gösterdi. Bütün bunları kenara bırakırsak Avrupa Futboluna yeni bir ekol kazandırdığını da görebiliriz. Sahada onları oynarken izlemek, başarının bu kadar taşlı yollardan sağlandığını düşünürsek Dortmund umarız en çok bizim kulüplerimize iyi bir örnek olur demeden kendimi alamıyorum.







0 yorum

Geçtiğimiz Hafta Panorama


  
                            Beckham LA Galaxy İle MLS CUP'ı Kazanıyor.               

Jose Mourinho  Madrid Derbisinden 20 dakika Önce Stadda.


SamAllardyce'ın Takımı Chelsea'yi Evine Mutsuz Gönderiyor.
                               
Ronaldo Ussain Bolt'a Taş Çıkarıyor. (11 saniye 90 metre)


                                Twente Liderlik Koltuğunu PSV'den Kapıyor.



                                    Dortmund-Bayern Maçından Galip Çıkmıyor.





                                                                                                   
30 Kasım 2012 Cuma 0 yorum

Futbol-Irkçılık-Siyaset Üçgeni İçinde Curva Nord



Bu görüntüye şahit olalı çok da uzun bir süre geçmedi. 22 Kasım gecesi Lazio ile oynayacakları Avrupa Ligi maçı için Roma'ya giden Spur's taraftarları beklemedikleri bir hoşgeldin hediyesi ile karşılaştılar. 21 kasım gecesi maçtan önce stres atmak için bir pub'da buluşan İngilizler, soğuk biralarını yudumlarken  içeri maskeli holiganların girdiğini farketti. Olan o anda olmuştu söz konusu pub çıkan arbede sonucunda bu hale gelmişti ve arkasında 10 tane yaralı Spurs taraftarı bırakmıştı.
Peki neden Tottenham taraftarı? Lazio'nun Curva Nord grubunun saldırılarına alışmış olan Avrupa bu soruya uzun bir süre geçmeden cevabı buldu:BBC, Totenham’ın simgeleri arasında David yıldızı olduğuna vurgu yaparak, pub’i basan İtalyanların Musevi karşıtı gruplar olabileceği yorumunda bulundu, Totenham’ın ırkçı saldırılara sıkça hedef olduğu belirtildi. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde ırkçı saldırının hedefi olan Spurs taraftarları'nın durumu içler acısı. Belki de hiç biri musevi bile değildi ki musevi olmaları bu saldırıyı yine de haklı çıkarmayacaktı.Maç bu gergin atmosfer sayesinde daha gergin bir hal almaya başlamıştı. Tabi şunu belirtmekte de fayda var; İtalyan polisi gelen aramalara rağmen yarım saat sonra olay yerine gelecekti.
Aynı çapta olmasa da 2006 senesinde Midlesbrough taraftarları da Lazio Irkçılığına kurban gitmişlerdi. Görüntü 2006 yılındaki Lazio Midlesbrough maçı öncesi çekilmiş. Roma sokaklarının her futbol seyircisi için tehlikeli olduğunu tekrar anlatmaya gerek yok sanırım bu şiddete aşık yüzlerce taraftar bunun cevabını alttaki fotoğrafla anlatmışlar;

Tüm bu yaşananlara rağmen futbol sahadaki yerini bir gün sonra alıyordu. Lazio taraftarı bütün ırkçılık karşıtı propogandalara rağmen nuh diyor peygamber demiyordu. İşte o sırada bizi de ilgilendiren bir pankart Türk Medyasının gözüne çarpıyordu. O pankartta Filistine Özgürlük yazıları yazıyordu. Bizim için hatta medyamız için bu bulunmaz bi cevherdi ancak; 1 gün öncesinde yaşanan olaylarla bağlantı kurmadan bunu almayı tercih ettiler ve başlıkları Lazio'dan büyük jest! oldu. Ne kadar ironik oysa iki olay arasındaki bağlantıyı kurmak çok da zor olmasa gerekti neyse belki de ince bir ayrıntıydı. İşte Lazio Tribünlerinden o görüntü;


29 Kasım 2012 Perşembe 0 yorum

Ekran Başına!! Hafta Sonu Futbol!!

  
 1 Aralık Cumartesi

14:00 Boluspor -Ankaragücü #Trt 1
14:45 Westham United - Chelsea #Premier League Tv 
16:00 Karabükspor - Elazığspor #Lig Tv
16:30 Schalke -Mönchengladbach #Trt Haber
19:00 Orduspor - Beşiktas #Lig Tv
19:00 Akhisar Bld. G - Bursaspor #Lig Tv2
19:00 Konyaspor - Karşıyaka #Trt Spor
19:30 Reading - M.United #Premier League Tv 
19:30 B.Münih - B. Dordmund #Trt Haber
21:00 Barcelona - A.Bilbao #NtvSpor
23:00 R.Madrid - A.Madrid #NtvSpor

          2 Aralık Pazar

13:30 İstanbul B.Bld. - Sivasspor #Lig Tv
14:00 Denizlispor - Manisaspor #Trt Spor
16:00 M.P Antalyaspor - Mersin İdm Y. #Lig Tv
16:00 Lazio - Parma #TrtSpor
16:30 Hoffenheim - W.Bremen #Trt Haber
18:00 Norwich City - Sunderland #Premier League Tv 
18:00 Deportivo La Coruna - Real Betis #NtvSpor
18:30 Wolfsburg - Hamburg #Trt Haber
19:00 Eskişehirspor - Kasımpasa #Lig Tv2
19:00 Kayserispor - Fenerbahçe #Lig Tv
19:00 Ç.Rizespor- Şanlıurfaspor #Trt Spor
         3 Aralık Pazartesi

20:00 Gençlerbirliği - Trabzonspor #Lig Tv
20:00 K.Erciyesspor - Adanaspor #Trt HD
22:00 Newcastle U. - Wigan #Premier League Tv
0 yorum

Futbolun İkiz Biraderleri




-Futbol günümüzde pek de kardeşlik değildir. Yeşil sahaların tartışmalardan beslendiği şu zamanlarda futbolun renklendirici unsurlarından biri olan kardeşlik bazen sıkı ilişkilerde, çok nadir de olsa kimi zaman ise kan bağı ile kurulduğunu görüyoruz. Bu nadir durumu beraber inceleyelim sizinle. İşte Futbolun en ünlü ikiz kardeşlerinden bir kaçı;
1-Rafael-Fabio Pereira Da Silva 




Rafael(sağdaki) ve Fabio kardeşler futbolun en genç ikizlerinden.İkizler Rio De Jenario'ya 1 saat uzaklıkta bulunan Petropolis şehrinde Dünyaya gelmişler ve 5 yaşında Brezilya sokaklarında top peşinde toz yutmaya başlamışlar. Fluminense alt yapısında temelini alan ikiliden Manchester Uniteda ilk yolu düşen Rafael olmuş, daha sonra 18 yaşına basan fabio ise 2008 de Manchester akademisinin üyesi olmuş. Bu ikili günümüzde dikkatleri ne kadar üzerlerine çekmiş olsa da yalnızca birisi Alex Ferguso'nun onayını alabildi: Rafael. Artık yolları bir daha kesişir mi bilinmez ancak Dünya futbolu yetenekli bir ikiz biraderler kazanmışa benziyor.;

2- Philipp-David Degen



İsviçreli ikizlerden David altyapısını FC.AArau Philipp İse Baselde almış. Birlikte Aarau ve Basel takımlarında aynı anda top koşturan ikizlerden oynadığı klupleri göz önünde bulundurursak Philipp Dortmund ve Liverpool formalarını giydiği için bir adım önde kariyer olarak. Diğer türlü bu ikiliyi ayırmak biraz zor olsa gerek.Rafa Benitez Philippin Liverpoola gelmesinde büyük rol oynadı, tabir i caizse Rafa'nın Wonderkid'i Philippti.

3-Lars - Sven Bender

Lars ve Sven ikizler bu listede en çok ayırt edilemeyenler olsa gerek. İki kardeşin yıldızı da 1860 Munich forması altında parladı. Yuvadan ayrılan ilk isim Sven Bender oldu 2009 Yılında Dortmunda transfer olan Sven'in kardeşi Lars ise 2010 senesinde Leverkusen scoutlarının gözüne girmeyi başardı. İkili 2008 U-19 Avrupa kupasını Almanyanın kazanmasında çok büyük rol oynadılar. Kariyerlerine farklı kluplerde devam eden ikizleri acaba önümüzdeki senelerde aynı forma altında kupa kaldırırken bir kez daha görebilecek miyiz?

4-Arçil-Şota Arveladze

İkizlerden bahsedip bu ikiliyi atlamak olmazdı. Arçil ve Şota zamanın en güçlü Trabzonspor kadrosunda yer alan iki Futbolcu Tiflis'te Dünyaya geldiler. İkizlerin Trabzonspor'a gelmelerinde önemli rol oynayan birisi var o da Erman Toroğlu. Linfield ile oynanan Avrupa Kupası elemelerinden sonra Sadri şenere bu ikizleri öneren kişi Toroğlu oluyor. Ve ikizlerin Türkiye macerası başlıyor.Trabzonsporda bir sezon birlikte oynayan ikiliden Şota  arkasında iyi anılar bırakarak, kulüpte efsane futbolcu rütbesini kazandı. Şota günümüzde Kasımpaşanın Teknik direktörlüğünü yapıyor.

5-Ronald-Frank De Boer


Ronald ve Frank De Boer kardeşleri birbirlerinden ayırt edebilmek için onları görmek yetmezdi, bazen spikerlerin dahi kendilerini karıştırdıklarına pek çok kez rastlanmıştır. Bu ikiliden Frank De Boer'un daha cana yakın olduğunu söylemek yanlış olmaz. İkili kariyerleri boyunca 5 farklı takımda birlikte top koşturarak bu alanda rekoru ellerinde bulunduruyorlar diyebiliriz. Bu takımlar Ajax (5 şampiyonluk), Rangers, Barcelona (Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu) , Al Rayyan ve Al Shamal. İkizlerden Frank De Boer 2003-2004 sezonunda ligimizde Galatasaray forması giydi, sarı-kırmızı formayla sahaya 19 kez çıkan Frank 2 de gol kaydetti. Bu ikilinin tek ortak yanları oynadıkları klupler değil, bir ilginç istatistik de ikili oynadıkları Hollanda Milli takımı forması altında 13'er gol kaydettiler.